Tarih Bizleri Asla Affetmez! - Samir İsgenderoğlu

Tarih Bizleri Asla Affetmez! - Samir İsgenderoğlu


















28 May 1918 yılında 100 yıl sürmüş esaretin ardından Azerbaycan Cumhuriyetinin kurulmasının bütün dünyaya ilan edildiği tarihtir. Cavad hanın söylemiş olduğu ‘’Ölmek var dönmek yok!’’ sözlerini maalesef millet olarak çok çabuk unuttuk. Bin bir zorluklarla CUMHURİYYETİMİZİ kurmuş babalarımızın bize bırakmış olduğu mirasa maalesef sahip çıkamadığımız gibi onların yapmış olduğu işlerle övünmeye de manevi olarak hakkımızın olmadığı gerçeğini artık millet olarak kabul etmeliyiz!
Kabul etmeliyiz ki: Bizler onlara laik devamcılar olamadık!
Kabul etmeliyiz ki: Bizler onların bırakmış olduğu hiçbir şeye sahip çıkamadık!
Tüm milletlerin geleceğinin kendi ellerinde olduğu gerçeğine dayanarak bizler kendi geleceklerimizi yok etmek üzere olduğumuz gerçekliği maalesef göremez hale geldik.
Türk ve Müslüman aleminin ilk cumhuriyetine maalesef sahip çıkılamadı!
Zaten hangi değerlerimize sahip çıka bildik ki ona da sahip çıkalım değil mi?
Eminim ki aranızda çok güzel sahip çıkıldı diyenler de az değildir lakin o kimselere ise sadece şu cevabı vermek yeterli olur diye düşünüyorum: ‘’Eğer ki dediğiniz gibi sahip çıkılmış olsaydı günümüzde Azerbaycan topraklarında ermeni devleti yaratılamazdı ve bu günün en yeni sorunlardan olan Karabağ sorunu yaşanmazdı!
Maalesef her zaman arka plana atılmış olan Azerbaycan’ın birkaç sene sonra düşe bileceği durumun galibe hala farkında değilsiniz!
Gerçekler her zaman acı ve kabullenmesi çok zor olduğundan her kes gerçekleri kendi rızası ile kabullenebilme erdemliğini gösteremeye bilir, lakin o gerçekler ile eninde sonunda gün gelir zorunlu da olsa her kes yüzleşir!
Belki de her şey 1918 yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ermeni’lere İravanı (Eravanı) baş kent olarak vermemiş olsaydı bu günkü olayları da yaşamış olmayacaktık. Tıpkı bizlerin karabağı kaybettiğimiz gibi onlar da İravanı kaybetti. Her zaman başkalarını suçlamak yerine bence ilk önce kendimizi suçlamalı ve başkalarından merhamet dilenmeyi artık bırakmamızın zamanı gelmiştir. Anlamalıyız ki zayıfa kimse merhamet etmez!
Zayıf kimsenin umurunda bile olamaz!
İlk önce nasıl İravan (Erevan-günümzde ermenistanın baş kenti) ve daha sonra 1920 yılında Sovyetler aracılığı ile Zengezur, Dereleyez olakla ğer topraklarımızı nasıl babalarımız kendi elleri ile ermenilere verdikten sonra bizlere unutturdularsa Karabağı da işte tam da öyle unutturmaya çalıştıklarının kimsenin farkında olmaması ne kadar da acı değil mi?
Birisi çıkar gerekirse 300 – 400 yıl daha sabırla beklemeliyiz, bir diğeri çıkar kendi topraklarını geri almak için savaş diye haykıranlar Azerbaycan’ın kötülüğünü ve kötü duruma düşmesini isteyenlerdir diyerek milletle ve milletin aklı ile sanki alay edercesine konuşurlar. Bu gibi konuşmalar daha ne kadar devam edecek? Yetmedi mi milletin bu kadar gururunun kırılması ve manevi değerleri le ettiğiniz alaylar?

Oldu olası ya parlamentoda 1918 yılında yeni kurulmuş Azerbaycan Halk Cumhuriyeti nasıl İravan ve daha sonraları da Sovyetler zamanı diğer trihi topraklarımızı babalarımız nasıl ermenistana vermeyi kabul ettiler ise biz de Karabağı ermenistana öyle veriyoruz deyin de her kesi bu beladan kurtarın, ya da artık anlayın ki savaşta kaybedilmiş topraklar asla sulh ve barışla geri alınamaz. Ermenistan başbakanı Paşinyan’ın o topraklarda bizlerle alay edercesine yaptıkları gururunuza iç dokunmadığı için onu bir tarafa koyalım, peki söylemiş olduğu ‘’Azerbaycan savaşla kaybettiği topraklarını sulh adı altında bizden dileniyor’’ sözleri de gururunuza hiç mi hiç dokunmuyor galiba!
-Ne zamana kadar gerçek hainleri görmezden gelerek gerçekleri haykıranları ve haykırmak isteyenler kulaklarınızı kapatarak onları hain olarak ilan edeceksiniz?
-Ne zamana kadar büyük büyük konuşarak gerçeklerden kaçacaksınız?
-Kendilerini muhalif adlandırarak İKTİDAR için savaşanlar niye bir kere de olsun Azerbaycan cumhuriyetinin tarihi toprakları için savaşalım diye haykırmıyor?
-Azerbaycan’da insanları sokaklara sesleyenler niye haydi hep beraber Karabağa gidelim artık yeter bu çile diye haykırmıyor?
--Yetmedi mi hep birbirimizi hain ilan etmemiz?
-Niye her daim bizim içimizden birilerini ermeniler satın alıyor, hiç mi bizden biri de çıkıp ermenilerin içinden birilerini satın alacak güce sahip değil?
-Niye ermenistan devletinde çalışanların da içinde Azerbaycan Türkü ve a bir taraı en kötü annesi Azerbaycanlı olan insanlar çıkmıyor?
-Niye ermenistan halkı da kendi içlerinden birilerini Azerbaycan için çalışarak ermenilere ihanet etti diye haberlerine bizler de rasatlayıp okuyamıyoruz?
-Kaybettiğimiz şeyler yetmedi mi?
Bu soruların her kesin kendi kendinde cevabını arayıp bulması zamanı gelmiştir!
Artık gerçekleri göremezsek tarihin çöplüklerine atılarak yok olacağımızı anlamalıyız!
Akrabalık, ahbaplık zihniyetini bir kenara bırakalım bizim düşüncemizde olmayanları, bizden olmayanları da kucaklamayı öğrenelim kendimizden itip uzaklaştırmak yerine!
Bırakalım artık bir birimizle düşman olmayı, anlayalım ve kabul edelim ki Mehmed Emin Resulzade, Ebulfez Elçibey ve Haydar Aliyev bu üç büyük şahsiyetin her biri ayrı ayrılıkta Azerbaycan’ın değerleridir. Artık sen şucusun sen bucusun demenin bize hiçbir fayda getirmeyeceği gerçeğini kabul edelim! Bugün onların yaptıklarını ettiklerini tartışmak bizlere hiçbir şey kazandırmayacağını artık anlayalım!
Bugün onların hiç birisi hayatta değil ve kendi misyonlarını tamamlayarak her şeyi tüm sorumlukları bizlerin omuzlarına bırakarak aramızdan çoktan ayrılmışlar. Sürekli onları suçlamak yerine en doğru olacak şey geçmişle yaşamağı bir tarafa bırakarak onun yerine tüm değerlerimize sahip çıkarak bir-birimizi hain ilan etmektense birlik olalıyız!
Kurtuluşun tek yolu birlik olarak değerlerimize sahip çıkmaktan geçer!
Samir İsgenderoğlu

27.05.2020

19:33
www.facebook.com/samirisgenderoglu